Taksim sendikal icazete hapsolamaz!

İnşaat-İş, dünkü Taksim 1 Mayıs’ı ile ilgili bir açıklamada bulundu

İŞÇİ SINIFI
Çarşamba, 2 Mayıs 2018 (6 yıl 9 ay önce)

İnşaat-İş, dünkü Taksim 1 Mayıs’ı ile ilgili bir açıklamada bulundu. Farklı sendika, kurum ve siyasetlerin Maltepe’yi çeşitli gerekçelerle meşrulaştırma çabası karşısında ısrarla 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacaklarını önceden duyuran İnşaat-İş, “Taksim 1 Mayıs alanıdır, sendikal icazete hapsolmayacaktır!” dedi. 



 



Açıklamanın tam metni şöyle;



 




Taksim 1 Mayıs alanıdır, sendikal icazete hapsolmayacaktır!



 



İnşaat İşçileri Sendikası olarak bu yılki 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacağımızı duyurarak kimi sendika, siyasi örgüt ve kurumların Taksim’den vazgeçişlerini çeşitli gerekçelerle meşrulaştırma çabalarına inatla 1 Mayıs alanın Taksim olduğunu defalarca vurgulamıştık.



 



Buradan hareketle, Taksim iradesini ortaya koyarak çalışmalarını bu eksende yürüten başta Birleşik Metal-İş ile Nakliyat-İş Sendikalarının aldıkları bu kararı memnuniyetle karşılamış, sınıfımızın bedeller pahasına elde ettiği kazanımların korunarak büyütülmesi çabasının sorumluluğu ve bilinciyle ve de işçi sınıfının ortak ve kolektif çıkarlarını gözeten bir yaklaşımı esas almamızdan kaynaklı birlikte hareket etme kararı aldık.



 



Çünkü 1 Mayıslar sadece birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak değil, aynı zamanda mücadelede ne kadar yol aldığımızın ya da ne kadar gerilediğimizin ölçülüp biçildiği bir zemin olmuştur. Sınıf savaşında bedeller pahasına elde edilen her kazanımın bırakalım büyütülmesi sadece korunabilmesi için bile 1 Mayıs’ta konulacak tutum, o tutumu belirleyen ruh önemli bir yerde durmaktadır.



 



Hepimizin bildiği gibi dozu günden güne artan bir ekonomik ve siyasi saldırganlıkla karşı karşıyayız; OHAL’e yaslanarak grev yasaklama gerekçelerini dahi utanmaz bir tavır ve üslupla ele alan yaklaşımların arkasında sınıfımızın güç kaybı, ilerici-devrimci güçlerin ise mücadele karşısında sergilediği sinik ve korkak bir mücadele pratiği hepimiz açısından görünen ve bilinen bir gerçekliktir. Dolayısıyla bu 1 Mayıs’ın dünkü Mayıslardan daha özel bir yeri ve emek örgütlerinin oynayacakları daha militan bir rol ve üstlenecekleri daha da ağır görev ve sorumlulukları vardır.



 



Sömürünün en vahşi, çalışma koşulunun en ağır, gelecek ve yaşam garantisinin neredeyse hiç olmadığı bir işkolunda mücadele yürüten bizler için 1 Mayıs’ta önemli bir irade savaşına dönüşmüş olan Taksim’den vazgeçmek ve buna giderek alışmak tüm bu koşulların daha da ağırlaşmasına davetiye çıkarmakla eşanlamlıdır. Buradan geri adım atmanın işçi ve emekçileri daha büyük saldırılara açık hale getirmek anlamına geldiği bilinciyle 1 Mayıs’ta Taksim’deyiz dedik.



 



Günler öncesinden Saraçhane’den Taksim’e yürüyeceğiz diyerek büyük laflar eden Birleşik Metal-İş ile Nakliyat-İş, DİSK yönetimini “sarı” olmakla itham etmiştir. Sözünde haklı, pratiğiyle ise diğerlerinden hiçbir farklılık göstermemiştir. Hatta Maltepe’de açığa çıkan ruhsuzluktan daha geri bir noktaya düşerek Saraçhane’de topladıkları onurlu ve mücadele isteği ile dolu olan işçileri de polisle önceden danışıklı olduğu belli olan kısa bir yürüyüşten sonra parka sokarak etkisizleştirmiş; kullandıkları beylik sözler ve ajitasyonu yüksek konuşmalarla göz boyamaya çalışmışlardır. Aklı olan herkesin anlayacağı bu boş böbürlenmelerin elbette bir karşılığı yoktur. Yoktur; çünkü önünde 30 kişilik polis barikatı dahi görmeden direksiyonu Saraçhane Parkı’na kıranların parktan sanki Taksim’i mücadeleyle kazanmış havasıyla konuşmasının ne bir karşılığı ne de akılla izah edilebilecek bir yanı vardır. Görülen ve hissedilen tek gerçeklik oradaki işçileri ucuz hesaplarına alet ederek ağır bir vebal altında kalmalarıdır.



 



Bu günahla da yetinmeyen BMİS ve Nakliyat-İş, devletin önceki yıllarda da lütfettiği ve kimsenin kabul etmediği bir heyetle anıta çelenk bırakma icazetini de kabul etmişlerdir. Maltepe’ye gidenlere icazetçi diyenler kendilerinin perde arkasından hangi pazarlıklar karşılığında nasıl tavizler verdiklerini tüm hamasi nutuklarına rağmen gizleyememişlerdir.



 



Son olarak işçi sınıfının aklıyla oynayan, sınıfın mücadeleci tavır ve tutumları karşısında ‘kahramanlık tiyatrosu’yla gerçekleri ters yüz ederek aldatmaya çalışanlar ne işçi sınıfının öfkesinden kurtulmuşlardır ne de bugün olmasa da ama bir gün mutlaka tarihsel olarak verecekleri hesaptan ve sınıf karşısında sorumluluklardan kaçabilmişlerdir.





İnşaat İşçileri Sendikası