TTE uygulaması “size yeni ciciler aldık” denilerek cezaevlerinde yeni baskı ve saldırı aracına dönüştü.
12 Eylül döneminde siyasi mahpusların direnişi sonucu vazgeçilen uygulama “size yeni ciciler aldık” denilerek cezaevlerinde yeni baskı ve saldırı aracına dönüştü.
Cezaevlerinde yaklaşık 60 bin tutuklu ve hükümlünün duruşmalara tek tip kıyafetle getirilmesi amacıyla çıkarılan 696 sayılı KHK’ye tepkiler sürüyor. Uygulama henüz başlamasa da cezaevlerinde olası protestolara karşı mahpuslar da sıkı denetime alındı. Birçok mahpus, hücre ve görüş yasağı cezası tehdidiyle karşı karşıya. Tek Tipe Karşı Mücadele Platformu da uygulamadan vazgeçilmesi çağrısıyla çalışmalarına başladı.
Platform üyesi Avukat Seher Dursun “Bir çok cezaevine tek tip elbisenin gönderildiğini duyduk. Cezaevi müdürlerinin koğuşları gezerek tutsaklara, ‘size yeni ciciler aldık’ dediklerine dair duyumlar alıyoruz” diye konuştu. Avukat Dursun, tek tipin nasıl uygulanacağının bilinmediğine dikkat çekerek, “Duruşmalarla sınırlı denilmesi gelecek tepkiyi azaltmak için. Sosyal medya paylaşımı yaptığı için yargılanan biri bile tek tip elbiseyle duruşmaya götürülmekle karşı karşıya. Tek tip, insanları en baştan yaftalamak demek. Kabul etmeyenin savunma hakkı elinden alınacak. Üç kez mahkemeye götürülmeyen birinin davası, karara çıkabilecek. İçerde farklı bir dirençle karşılaşacaklarını bildikleri için, tutsakların birbirleriyle iletişim içinde olmalarının önüne geçiliyor. İletişim cezaları, havalandırmaların üstünün tel örgülerle kapatılması gibi uygulamalar bunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. Dursun, şöyle konuştu: “Evet bir korku ve baskı ortamı var ama haksızlık olduğunda buna karşı duranlar da olacaktır. Çalışma ve sosyal hayatımız olmak üzere kendi yaşamımızda tek tipi görebiliriz. Misal, “Etiler’den öldürmeye başlayacağız” diyenlere karşı Etilerdeki yurttaşlar tepki vermeli. Herkesin tek tipe karşı yapabileceği bir şey var.”
Guantanamo’yu yerenler...
Platform üyesi Kenan Ağbulut, “Tek tip, hem baskı hem saldırı aracına dönüşüyor. Birçok cezaevindeki, ayakta sayım ya da ‘terör kimliği’ dayatması gibi uygulamalar tek tipe geçişin ayak sesleridir” dedi. Ağbulut devletin yönetemediği dönemlerde ilk saldırdığı alanlardan birinin cezaevleri olduğunu dile getirerek, “Cezaevleri de buna direnişle karşılık veriyor. Misal 1984’teki bir ölüm orucu tek tipe karşı başlamıştı ama birçok hakkı da kapsıyordu. Buna 1996’da 2000’de yapılan ölüm oruçları da örnektir. O dönemlerde de saldırılar çok boyutlu ve çok ağırdı ama daha da ağırlaşmasını önleyen de dışardaki birliktelikti. Bu platform, cezaevlerine yönelik saldırıya karşı koymak üzere kuruldu. Ve toplumun tüm kesimine dönük saldırılara karşı da ses çıkaracak. Amacımız tek tip dayatması başlamadan mücadelemizi başlatmak. Toplum bir araya gelmek için tek tip elbise dayatmasını beklememeli, bu çok yanlış olur. KHK çıktı ama yönetmelikte uygulama tıkandı. Tarihteki mücadelelerden korkuyorlar. Dün Guantanamo’ya karşı çıkanlar, orayı yerenler bugün kendileri aynısını istiyor. Guantanamo’daki rengin aynısını IŞİD de kullanıyor” diye konuştu.
Cumhuriyet